GÜNEŞ VE YOK OLMASINI ENGELLEYEN MUCİZE
Güneşin Gidiş İstikameti
Gerçekten sizin Rabbiniz,
altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır.
Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş’e, Ay’a ve
yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak
da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.
(A’raf Suresi, 54)
Kuran’da Güneş ve Ay’dan bahsedilirken her birinin belli bir yörüngesi olduğu vurgulanır:
“Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.” (Enbiya Suresi, 33)
Yukarıdaki ayette geçen “yüzme” kelimesi Arapçada “sabaha” olarak
ifade edilir ve Güneş’in uzaydaki hareketini anlatmak üzere
kullanılmaktadır. Bu kelime Güneş’in uzayda hareket ederken kontrolsüz
olmadığı, ekseni üzerinde döndüğü ve dönerken bir rota izlediği
manasındadır. Güneş’in sabit olmadığı belli bir yörüngede yol almakta
olduğu, bir başka ayette de şöyle bildirilmektedir:
Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir karar yerine doğru
akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan, bilenin takdiridir. (Yasin
Suresi, 38)
Kuran’da bildirilen bu gerçekler, ancak çağımızdaki astronomik
gözlemlerle anlaşılmıştır. Astronomi uzmanlarının hesaplarına göre
Güneş, Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı
doğrultusunda saatte 720.000 km’lik muazzam bir hızla hareket
etmektedir. Bu, kabaca bir hesapla, Güneş’in günde 17 milyon 280 bin km
yol katettiğini gösterir. Güneş’le birlikte onun çekim sistemi içindeki
tüm gezegenler ve uyduları da aynı mesafeyi katederler.
Güneş’in Yok Olmasını Engelleyen Mucize
Dev bir nükleer reaktör olan
Güneş’in içindeki reaksiyonlarda büyük bir enerji açığa çıkmaktadır.
İnsan hayatının devamı için temel kaynak olan Güneş’te meydana gelen bu
reaksiyonlarda oluşabilecek en ufak bir sapma Güneş’in sönmesine ya da
birkaç saniye içinde havaya uçmasına neden olacaktır. Böyle bir
tehlikenin meydana gelmemesi Güneş’teki bu işlemlerin mucizevi bir
hassasiyetle tasarlanmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Güneş’i ve Güneş Sistemi’nin yapısını incelediğimizde, büyük bir
denge ile karşılaşırız. Gezegenleri dondurucu soğukluktaki uzaya
savrulmaktan koruyan etki, Güneş’in “çekim gücü” ile gezegenin
“merkez-kaç kuvveti” arasındaki dengede saklıdır. Güneş büyük çekim gücü
ile tüm gezegenleri çeker, gezegenlerin dönmesinden kaynaklanan
merkez-kaç kuvveti sayesinde bu çekimin etkisi azalır ve muhteşem bir
denge oluşur. Eğer gezegenlerin dönüş hızları biraz daha yavaş olsaydı, o
zaman bu gezegenler hızla Güneş’e doğru çekilirler ve sonunda Güneş
tarafından büyük bir patlamayla yutulurlardı. Ama bunların hiçbiri olmaz
ve tüm gezegenler kendi yörüngelerinde yol alırlar. Çünkü Allah’ın
ayette bildirdiği gibi,
“Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler.”(Yasin suresi, 40)
Güneş, dev bir nükleer reaktördür. Güneş’in içinde sürekli olarak
hidrojen atomları helyuma dönüştürülür ve bu işlemler neticesinde ısı ve
ışık açığa çıkar. Güneş’teki bu nükleer reaksiyon, insan hayatı için
zorunludur. Dünya’ya ulaşan ısı ve ışığın açığa çıkması içinse dört
hidrojenin birleşip bir hidrojene dönüşmesi gerekir.
Çekirdeğinde sadece tek bir proton yer alan hidrojen, evrendeki en
basit elementtir. Helyumun çekirdeğinde ise iki proton ve iki nötron
bulunur. Güneş’te gerçekleşen işlem, dört hidrojenin birleşmesiyle bir
helyum elementinin oluşmasıdır. Bu işlem sırasında çok büyük bir enerji
açığa çıkar. Dünya’ya gelen ısı ve ışık enerjisinin neredeyse tamamı,
Güneş’in içindeki bu nükleer reaksiyonla oluşmaktadır.
(Harun Yahya, Evrenin Yaratılışı)
Ancak, dört hidrojen atomunun biraraya gelip bir anda helyuma
dönüşmesi mümkün değildir. Bunun için, iki aşamalı bir işlem
gerçekleşir. Önce iki hidrojen birleşir ve bir proton ve bir nötrona
sahip bir “ara formül” meydana gelir. Bu ara formüle “dötron” adı
verilir. Sonra da iki dötronun birleşmesiyle bir helyum çekirdeği
oluşur.
En Güçlü Nükleer Kuvvet
Şimdi asıl soruyu
sorabiliriz. Peki, iki ayrı atom çekirdeğini birbirine yapıştıran kuvvet
nedir? Bu kuvvete “güçlü nükleer kuvvet” denir. Güçlü nükleer kuvvet,
evrendeki en büyük nükleer kuvvettir. Bu kuvvet yerçekiminden milyar
kere milyar kere milyar kere milyar kat daha güçlüdür. Bu güç sayesinde
iki hidrojen çekirdeği birbirine yapışabilmektedir.
Ancak araştırmalar göstermiştir ki, güçlü nükleer kuvvet, bu işi
yapmak için tam gereken miktardadır. Güçlü nükleer kuvvet eğer şu anda
sahip olduğu değerinden biraz bile daha zayıf olsaydı, iki hidrojen
çekirdeği birleşemezdi. Yan yana gelen iki proton, hemen birbirlerini
iter, böylece Güneş’teki nükleer reaksiyon başlamadan biterdi. Yani
Güneş hiç var olmazdı. Ünlü bilimadamı George Greenstein, bu gerçeği
“eğer güçlü nükleer kuvvet birazcık bile daha zayıf olsaydı, o zaman
Dünya’nın ışığı hiçbir zaman yanmayacaktı” diye açıklar.
Güneş’teki Dengeli Reaksiyon
Peki acaba güçlü nükleer
kuvvet birazcık daha güçlü olsa ne olurdu? O zaman da bir proton ve bir
nötrondan oluşan dötron değil, iki protonlu di-proton meydana gelirdi.
Ve bu durumda Güneş’in yakıtı aniden çok çok etkili bir yakıt haline
gelirdi. Bu öyle bir yakıt olurdu ki, Güneş ve ona benzer diğer tüm
yıldızlar, birkaç saniye içinde havaya uçardı. Güneş’in havaya uçması
ise, birkaç dakika sonra tüm Dünya’yı ve üzerindeki tüm canlıları
alevlere boğar birkaç saniye içinde kömür haline gelirdi. Ama yüce
Yaratıcımız olan Allah’ın rahmeti sayesinde güçlü nükleer kuvvetin gücü,
tam olması gereken düzeydedir ve Güneş dengeli bir reaksiyon
gerçekleştirir yani “yavaş yavaş” yanar.
Tüm bunlar, güçlü nükleer kuvvetin gücünün, tam insan yaşamına imkan
verecek biçimde ayarlanmış olduğunu göstermektedir. Eğer bu ayarlamada
bir sapma olsaydı, Güneş gibi yıldızlar ya hiç var olmazlar, ya da
oluştukları andan çok kısa bir süre sonra korkunç birer patlamayla yok
olurlardı. Allah, Güneş’i insanın yaşamı için özel bir şekilde
yaratmıştır ve bunu Kuran’daki
“Güneş ve Ay, belli bir hesap iledir” (Rahman Suresi, 5) ifadesiyle bizlere bildirmiştir.
Tüm evreni yoktan var edip, sonra da onu dilediği biçimde tasarlayıp
düzenleyen tek güç alemlerin Rabbi olan Allah’tır. Allah, gökleri ve
yeri bir örnek edinmeksizin yaratmış sonra da ona belli bir düzen
vermiştir. Evrendeki cisimlerin mucizevi dengeler sayesinde kararlı bir
şekilde durmaları, Allah’ın yaratışındaki kusursuzluğu gösteren
delillerden biridir. Yüce Allah’ın buyurduğu gibi,
“Göğün ve yerin O’nun emriyle durması da, O’nun ayetlerindendir”. (Rum Suresi, 25)